Bi çekyat, iki kitaptan ibaret olabilirdi hayat,
olsun
Belki de sadece olduğu kadardır.
Olsun.
Diardi
Bi çekyat, iki kitaptan ibaret olabilirdi hayat,
olsun
Belki de sadece olduğu kadardır.
Olsun.
Diardi
Hani olur ya iş yeri ile duygusal bağınız pek yoktur ama orda çalışan bi kişi vardır ki, onun ofiste olmadığı gün ızdırap olur! Güneş de benim için O’ydu. İdi diyorum zira beni terk etti, gitti. Gözünü sevdiğimin zekası ve becerisi işte, kafasının attığı noktada kendine iş yarattı ve ben arkasından hayranlıkla bakıp kaldım. “Yemişim milletin kaprisini, bürokrasisini. Otururum evimde, çeviririm kitaplarımı, hem keyfime bakarım hem işimi yaparım” dedi. Yapıyor da.
Ne mutlu bir şey bu yarabbim!
Diardi
Küçük Prens 70 yaşında!
“Çocukluğunda Küçük Prens kitabını okumamış bir insanda ne büyük eksikler vardır bilemezsiniz…” Aynen öyle, şimdi “Niye?” deyip anlatmamı isteseniz, anlatamam. Ama akşama yeniden okuyacağımı biliyorum. Mutlu Tönbekçi’nin bugünkü köşe yazısı ile öğrendim Küçük Prens’in bugün 70. yaşını kutladığını. Ne doğru bi saptama yapmış ama…
Yazarı Antoine De Saint-Exupery’nin kitabının kendi ülkesinde yani Fransa’daki baskısının göremeden ölmüş olması da başka bir durum. Zira kitabını Amerika’da yazan ve ilk baskını orda yapan Exupery, aynı zamanda bir pilotmuş ve 1944’de Fransa’ya geri dönüp 2. Dünya Savaşı’nda Almanlara karşı savaşmaya kalkmış. Ama daha ilk sortisinde vurulmuş. Yıllar yıllar sonra, 2008’de, onu vuran Alman pilot “önümdeki uçakta yazar Antoine De Saint Exupery olduğunu bilseydim asla ama asla ateş etmezdim” demiş.
Edebiyatın insandan daha güçlü olduğunun en güzel kanıtlarından biri sanırım Küçük Prens.
Tönbekçi sayesinde Ankara İletişim’deki hocalarımızdan Mehmet Sobacı’nın da bir Küçük Prens koleksiyoneri olduğunu öğrendim. Ama her baskısı değil, her dilin ilk baskısı!
Normal olmadığım için kimsenin beni suçlamaya hakkı yok, bu benim genlerimde var!
Diardi
İnsanın arkadaşlarının güzel şeyler yapması ne mutlu derken, paylaşacak yeni güzel bir haber daha aldım. Benim İzmir’de çömezlik günlerinde tanışma olanağı bulduğum, İzmir piyasasını hatmedip başarısını İstanbul’a taşımış bir arkadaşımdan geldi bu kez de haber. Tanıdığım en güler yüzlü, en saygılı, en şeker, sohbet etmesi insanı mutlu eden insanlardan biri olan Fox TV Muhabiri Lokman Dağ ve arkadaşı Vatan Gazetesi Polis Muhabiri Savaş Akın, eğlenceli ve sıradışı bir kitaba imza attı. “Tape’den Kodese/Sus Ulan Polis Dinliyor” için birşey söylemeye gerek yok ama ben tanıyacağınız ünlü isimlerin yorumlarını eklemeden edemedim.
Ellerine sağlık, nice başarılı işlerine…
– diardi
“Ayşe Arman, sevgili Yılmaz Özdil’le röportaj yaparken benim televizyonculuğumu soruyor. Yılmaz da ‘Uğur Dündar televizyonculuğun ZEUS’udur’ diyor. Röportajın yayınlanmasından sonra bazı yakın dostlarım bu tanımı kullanıp, bana takılmaya başladılar. Ben de şakayı sevdiğim için aldırmadım.
Bunlardan biri de sevgili Nedim Şener’di.
Sık sık telefonla konuştuğumuz günlerin birinde Nedim aradığında ‘Nasılsın Zeus?’ dedi.
Ben de şakayı devam ettirerek ‘Sağol Apollon sen nasılsın?’ diye cevap verdim. …
Nedim’in telefonda bana hitap ederken kullandığı ‘ZEUS’ tapelere ‘deyyus’ olarak geçmiş! Güler misin, ağlar mısın? …”
Uğur Dündar
“Elinizdeki kitap, ülkemizde çok acı ve üzücü anıları akla getiren ‘telefon dinleme’ olayına farklı bir boyut getiriyor. Yasal dinlemelerle suç örgütlerinin karanlık ilişkileri ortaya çıkarılırken, okuyucunun gülmekten kendini alamayacağı sahneler, diyaloglar sergileniyor. Telefonlarının dinlendiğini bilen kişilerin, buna bir önlem olarak, kısık sesle konuşmaları gibi mizah tonu yüksek yaşanmışlıklara yer veriliyor. Böyle bir kitap insanların düşgücünden değil ancak hayatın içinden kaynaklanabilirdi. Çünkü hayat, düşgücünden daha zengin.
Kitabı okudukça bana hak vereceksiniz.”
Zülfü Livaneli
“Gazetecilik için ‘objektif’ meslek denir. Halbuki, fotoğraf makinesi’nden ibaret değildir. Telefon ahizesi’dir aynı zamanda… Çünkü, gördüklerimiz bazen flu olabilir ama, duyduklarımız her zaman nettir.
Türkiye gerçeğini kulak’tan anlamamızı sağlayan, kahkahalarla okuyacağınız bir kitap bu.”
Yılmaz Özdil
“Muhabir; günlük düşünür, günlük üretir… Habercilikte; özelllikle de televizyon haberciliğinde ne yazık ki dün yoktur bugün vardır. Ancak kanımca hayata not düşmek de gerekir. Genç ve yetenekli televizyon muhabirlerinin yazdıkları kitaplar beni çok mutlu ediyor. Aynı çatı altında çalış- tığım genç ve yetenekli haberci Lokman Dağ ve arkadaşı Savaş Akın, uydudan uçup gitmemesi gereken bilgileri damıtarak kitaplaştırdı. Okuyunca iyi de ettiğini gördüm… Sanırım siz diğer okuyucular da göreceksiniz ve de tebessümle okuyacaksınız.”
Doğan Şentürk
“Telefon dinlemelerinin perde arkasında yaşananlar fıkra gibi olabiliyormuş. Okurken bu kadar da olmaz diyeceğimiz, tam bir durum komedisinin içinde buluyorsunuz kendinizi.
Hızlı akan hayatın içinde size farklı duygular yaşatan eğlenceli bir kitap…”
Burak Özçivit
“Ben hep kulakmisafiri oldum. Hiç telekulak misafiri olmamıştım. Size okuyunca ne olur bilmem ama, benim gülmekten ömrüm uzadı kesin… ”
Gupse Özay