İnsanın sinir bozukluğunun nasıl ortaya çıkacağının en keskin olduğu yerler cenazeler bence. Beni mesela, gülme tutar! Hatta bir arkadaşımın babasının cenaze evinde tabii ki Süleyman’la kahkaha atmışlığımız var balkonda. Ne ayıp diyeceksiniz ama adı cenaze diye herkesle birlikte salya sümük akıtmak mı gidenin arkasından üzülmek? Ya da en sevdiğiniz şarkının ağız dolusu söylediğiniz nakaratında gözyaşlarına boğulmak mı? Belki de bir dağ başında, en güzel gün doğumuna karşı yanınızdaymış gibi konuşmak… “Ne güzel gülerdi şimdi burada olsa, kesin severdi buraları” demek, “Bu saçmalığı en güzel o anlatırdı” ya da “İşte bu anı yalnızca O anlardı”.
Sohbetlerin artık sağlık durumlarını sorarak başladığı günlerde birileri daha eşiğin öbür tarafına geçiyor, benim aklıma sadece şiirler geliyor.
Diardi
...
Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
İlkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse
Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filanda gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar
Turgut Uyar