İngiltere’nin en sevilen indie-rock toplulukları arasında sayılan Mystery Jets’in bu aralar dilime pelesenk olan bir şarkısından bahsetmek istiyorum. İlk 45’liklerini 2005 yılında çıkaran grubun geçtiğimiz Nisan ayında yayınlanan “Radlands” albümünde yer alan şarkının klibi de bir o kadar başarılı.
Daha önce Türkiye’ye de pek çok kez gelen grup hakkında yine konuşuruz..
Siz biraz sesini açın ve bu Cuma gününde hafta sonunu biraz düşünün..
“1942 yapımı kült film Casablanca’da Dooley Wilson’un (Piyanist Sam) çaldığı, ‘As Time Goes By’ şarkısıyla da tanınan piyano, New York’ta 14 Aralık’ta düzenlenecek müzayede ile satılacak.” Buraya kadar, filmi siyah-beyaz televizyon döneminde TRT 1 sayesinde izlemenin şekerliğini yaşamış olmak dışında bir hissiyatım yokken piyanonun satışının 1.2 milyon dolardan başlayacağını okuyunca, maşallah dedim. Aynı Türkiye’deki gibi değil mi? Bi Türkan Şoray’ın filmlerde kullandığı kıyafetleri, bir de Mevhibe İnönü’nün kıyafetleri için sergi düzenlendiğini hatırlıyorum. Onun dışında bu tür incelikleri beklemek için hala erken sanırım.
Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşamüstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Birkaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih`te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun
Belki Haziran`da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şileb sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy`de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçimsıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin
Bu parçayı sevdim hem de çok. Tesadüf oldu dinlemek ama güzel oldu. Mavi boyamı alıp gökyüzüne çıkma isteğim var. Hatta bu sonbahar gününde yağmur yüklü gri bulutları gökkuşağının tonlarına dönüştürmek geldi içimden. Hadi bana eyvallah… ben gideyim… gökyüzünde mavilik oluşturmaya. Hadi dümenin başına kaptan; istikamet gökyüzü….
Yeni duyduk bu grubu çok da sevdik. Yeni bir grup olmasına rağmen İstanbul’a gelip Ghetto’da sahne almışlar. “Here We Are” adında bir albümleri var. Bu klibin daha kapalı bir versiyonu da offical.
Know yourself ve Nobody’s Fool şarkıları da çok iyi.
Bu abileri sevmemizdeki diğer bir neden ise bir röportajlarında geçen şu cümleler oldu:
Müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
Citizens! : Boom bap boom bap bap bap boom, diye sesler çıkartıyoruz, tabii bunlara YEAH! ekliyoruz ve Uh Huh. İçinde davullar da olabiliyor.
Üç ses ayrı ayrı söyler bu şarkıyı ki aslında üçü de ayrı şarkı söyler, biri Tanju Okan, Ruhi Su, biri de Levent Yüksel. Biri kokusuna takılır, diğeri hançerine, bir diğeri de kırgınlığını dargınlığını anlatır… Hangisi söylerse söylesin, o kadın hakikaten birinci tekil olmuştur. İnsanı dağıtan, içtiren, ağlatan, alan götüren üç şarkıdan hangisini istiyorsanız o size gelsin…
Baktım da bloğa “Kadınım” şarkılarını nasıl oldu da bugüne kadar eklememişiz diye şaşırdım. Hangisi dinlenirse dinlensin, insanda nasıl duygular uyandırırsa uyandırsın, hangi derinliklere götürürse götürsün; benim ilk aklıma gelen 18 Eylül 2010 tarihi olacak bundan sonra. Hayatımızın son 12 yılında; arkadaşlığımızın, dostluğumuzun, sevinçlerimizin, aşklarımızın, ağlamalarımızın, içip sarhoş olmalarımızın, acılarımızın, kısacası her anımıza tanıklık etmiş olan “yeşil araba”nın içinde söylenen belki en güzel “Kadınım” cümlesini söyleyen kişi yüzünden bu tarih kaldı aklımda. Bizimle, en değerli anımızı paylaşan, hayatımızın her zaman içinde ve en merkezinde olan iki kişiyle olan kıymetli yolculuğumuzun, aklımdan çıkmayan sözcüğüne takılmamı sağladığı için artık daha çok seviyorum bu şarkıları.
Bir erkek için ne kadar zor olsa da “Kadınım” dinlemek, herhalde bir kadın için bu sözcüğün “gerçekten öznesi olmak” tadına varılmaz bir duygu olsa gerek.
Arda
Kadınım – Tanju Okan
Eşyalar toplanmış seninle birlikte Anılar saçılmış odaya her yere Sevdiğim o koku yok artık bu evde Sen
Kıyıda köşede gülüşün kaybolmuş Ne olur terketme yalnızlık çok acı Bu renksiz dünyayı sevmiştik birlikte Sen kadınım
Hatırla o günü karşıki sokakta Seni öptüğümü ilk defa hayatta Kollarımda benim ilkbahar sabahım Sen
Sönmüş bak ışıklar ev nasıl karanlık O ılık aydınlık yuvamız soğumuş Geceler bitmiyor ağlıyorum artık Sen kadınım
Masamız köşede öylece duruyor Bardaklar boşalmış herbiri bir yerde Sanki hepsi hasret senin nefesine Sen kadınım
Bana bıraktığın bütün bu hayatın Yaşanan aşkların değeri yok artık Ben sensiz olamam artık anlıyorum Sen
Şimdi çok yalnızım Ne olur kal benimle o kapıyı kapat Elini ver bana DışarIda yalnız, yalnız üşüyorum Sen kadınım
Evlerinin önü mersin – Ruhi Su
Evlerinin önü mersin Sular içmem kadınım, tersin tersin. Ah, sular içmem bir tanem, tersin tersin Mevlam seni bana versin Al hançeri kadınım, vur ben öleyim Ah, kapınızda bir tanem, kul ben olayım. Evlerinin önü susam Su bulsam da kadınım, çevremi yusam Açsam yüzünü baksam dursam Al hançeri kadınım, vur ben öleyim Ah, kapınızda bir tanem, kul ben olayım.
Kadınım – Levent Yüksel
Sana dargınım kırgınım sana kızgınım
Haksızlık vefasızlık bu
Bu her şeyi inkâr eden duygu
Ne acı yazık
Kadınım söyle sen mutlu oldun mu
Bu deli adamı unuttun mu
Sevdin mi gerçekten ah seviştin mi
Söyle onları da öptün mü
Hiç üzülmedin mi düşünmedin mi halimi
Hiç mi sızlamadı için
Bir tek iz bile yok mu benden
Ne acı yazık
Kadınım söyle sen mutlu oldun mu
Bu deli adamı unuttun mu
Sevdin mi gerçekten ah seviştin mi
Söyle onları da öptün mü