Bazen sadece anlamak, yaşanacak en büyük ilişkidir.
Susmak, söylenebilecek en güzel söz..
Gitmek, en güzel kabulleniş.
Kalıpların hiçbirine uymayan bir aşk da olabilir hayatta. Dokunmadığın, öpüşmediğin gözlerini kapatıp. Sokaklarda el ele yürümediğin… Görünürde hiçbir şey yoktur ortada. Günlük sohbetler, şakalar, belki sorunlar için akıl yürütmeler. Hepsi o kadar! Ve bütün bunlar hepsinden çok daha anlamlı da olabilir. “Gerçek hayat” kapıyı çalana kadar…
Bu hafta sonu film zehirlenmesi yaşadım. Hasta olmanın en çekilecek taraflarından biri bu sanırım. Kafanı kaldırmaya halin yok, göz kapaklarındaki tonluk yüklerle birlikte bir şeyler okuman imkansız. Zaten akvaryumun içinden gelen sesler gibi dağılmış kafanı anlamak için zorlayamıyorsun bile. Yapılabilecek tek şey, film seyretmek! Ben de canım sinüzit/faranjit ve benzeri atağımla birlikte film zehirlenmesi yaşadım.
Oscar ödüllerinin de verilecek olmasının gazı ile sanırım, elimi hangi filme attıysam bir Oscar adaylığı/ödülü denk geldi. Once (Bir Zamanlar) da En İyi Özgün Müzik dalında 8 sene önce Oscar almış. Sırf Oscar da değil, Grammy, Bağımsız Ruh Ödülü ve daha bir çok ödül. Closer gibi kendi ritminde, naif, güzel ve etkileyici. Aslında justt.fm’den çok da aşina olduğum şarkısı ile filmde karşılaşınca şaşırdım. Zaten aynı zamanda birer şarkı yazarı ve solist olan Glen Hansard ve Marketa Irglova’nın hastası oldum. Sakinlemek, sakin bir gecede keyifli bir şeyler izlemek isteyenler için ideal.
İzlediğim diğer filmler mi?
Bilahare…
Diardi