Yaklaşık 5 ay önce işsiz kaldım. Hem de ne işsiz kalmak. İşsiz kaldığımın haberini televizyondan aldım. Evde ustalar falan var, kalabalık ortalık.. Önce algılayamadım ne olduğu, sonra telefonlar çalmaya başladı. Geçmiş olsun demek için arayanlar, bilgi almak için arayanlar, bundan sonra ne halt edeceğiz diye soranlar. Bilmiyorum ki cevap vereyim. Ama hissettiğim bir şey var, bende tansiyon saatler geçtikçe yükseliyor ve beynim karıncalanmaya başlıyor. Arda bana bakıyor, ablamda ne diyeceğini bilemeyen bi yüz… Anneme baktım, mutfakta meyve soyuyor sakin sakin. Ustalar çay içer miymiş falan. Bende bi şafak attı! “Anne ya” dedim, “Ben işsiz kaldım. Farkında mısın?!” Annem işte, senelerin tecrübesi kadın. İlk önce isyanımı anlamayarak baktı yüzüme, sonra sakin sakin, her bir kelimenin arasından ömrünün kareleri geçerek, “Anaya yavrusu ağır gelmezmiş çocuğum. Bu da geçer, ben hiç üzülmedim. Allah daha güzel bir kapı açar” dedi.
Hayatım boyunca annemden hep tokat gibi fırçalar yedim ben. Ama ne güzel fırçalar…
Üniversitedeyim. Ayın başı öğrenim kredisi yatmış, üstüne ne rakılar içilmiş. Ayın 15’i geçmiş, memur ailesi çocuğunun parası bitmiş. Ankesörlü telefon sırasında yüz saat bekledikten sonra hoş beş konuşurken annemle “Paran var mı senin?” diye soruverdi. Var canım, gak guk ederken yediremedim tabii.. “Diardi, ben seni doğururken hayatın boyunca olacak bütün ihtiyaçlarını hesapladım çocuğum” dedi. Kaldım mı şap gibi.
Doğru, hala annem bakıyor hepimize. Her şeyimize aklının yettiğince, kalbinin erdiğince, imkanının elverdiğince koşuyor deli gibi. Biz ne kadar karşılığını verebiliyoruz, bilemiyorum. Ama umarım az da olsa becerebiliyoruzdur.
Fırçaların hiç kesilmesin annem olur mu?
Diardi