Dünyanın ünlü müzik grubunu bir araya getirin, bir MFÖ etmiyor benim için…Dünya standardı mı, müzik kalitesi mi, kalbe dokunuş mu, zamanın ruhunu yakalamak mı? Hepsi var hepsi!! Özetle MFÖ yakar kalbimi! Rütbesi öyle yüksekte yani..Kelimelerin birer varsayım olduğunun farkına varanlar için.. Özellikle “aile çay bahçeleri”nin…
@silverland
Yalnızlar Garı
Sensizliği bitmedi gecelerimizin…
Farkına varamadım rütbelerimizin…
Dervişler devran ederken gecelerde,
Ben toy bir mehtap
Kelimeler birer varsayım
Ana yalnızlar garındayım!Evden sokağa zorlanmış kızgınlıkların!
De hele kurbanım
Ne olacak halim?
Çocuklarım, karım
Kağıt, kalem, gitarım için
Onca çileye dayandım.
Ana yalnızlar garındayım!Sensizliği bitmedi gecelerimizin
Farkına varamadım aile çay bahçelerinin
Radyosyon bulutları geçti gecelerden
Ben toy bir mehtap
Kelimeler birer varsayım
Ana yalnızlar garındayım!
Hayat bazen, bazan olur, bazan ise bazen..Çıkmaz sokakları seversin bazen, bazan denize çıkan yolları..
Üzme kendini, güneşsiz gibi..
@Silverland
Masumiyet Müzesi,Orhan Pamuk/ 69. Bölüm
“Bazan hiç bir şey yapmaz, sessizce otururduk. Bazan Tarık Bey, televizyondaki programdan
hepimiz gibi sıkılır ve göz ucuyla gazetesini okurdu. Bazan yokuştan aşağı bir araba, kornasını
çalarak gürültüyle iner, o zaman hepimiz susar, arabanın geçişine kulak kabartırdık. Bazan yağmur
yağar, camlardaki tıpırtıyı dinlerdik. Bazan “Hava ne sıcak” derdik. Bazan Nesibe Hala küllükte bir
sigarası olduğunu unutur, mutfakta bir tane daha yakardı. Bazan Füsun’un eline hiç kimseye fark
ettirmeden onbeş-yirmi saniye bakar, ona daha da hayran olurdum…….Bazan uzaklardan bir
patlama sesi gelirdi…….Bazan Füsun öyle güzel esnerdi ki, bütün dünyayı unuttuğunu ve kendi
ruhunun derinliklerinden daha huzurlu bir hayatı, tıpkı sıcak bir yaz günü kovayla su çeker gibi
çektiğini düşünürdüm…….Bazan “Bir sigara içeyim,gideyim derdim. Bazan Zaman’ı bütünüyle
unutur, “şimdi”nin içine yumuşacık bir yatağa yatar gibi yayılırdım……Bazan Füruzağa Camii’nden
ezan sesi gelirdi. Bazan Füsun durup dururken sofradan kalkar, cumbanın yokuşa doğru bakan
penceresinden, sanki derin bir özlemle birini bekliyormuş gibi uzun uzun bakar, bu benim kalbimi
kırardı……Bazan kar yağar, pencerelerin kenarlarında, kaldırımlarda tutardı. Bazan havai fişekler
atılır, hepimiz sofradar kalkar, görebildiğimiz kadar gökyüzündeki renkleri seyreder, daha sonra
açık pencereden içeri giren barut kokusunu koklardık…….Bazan Füsun, ona yıllar önce getirdiğim
bir broşu takardı……Bazan “Resmine bakalım mı Füsun ?” derdim ben ve bazan bakardık ve o
azaman Füsun’la yaptığı resme bakarken her zaman mutlu olduğumu anlardım. ”
Benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım 19 yaşım Sana anam gibi hürmet ediyorum edeceğim Senin ilk arşınladığın yoldan gidiyorum gideceğim Benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım 19 yaşım
Çok uzaklarda yuvarlanıyor başım Oturuyor 19 yaşım yatağımın başucunda ellerimin avucunda bana diyor ki; — kafamızda getirelim geri o delikanlı günleri cancazım, o dehşetli güzel günleri…
Bu şarkı ilk çalmaya başladığında Mazhar Alanson’un yeni ya da benim bilmediğim eski bir şarkısı çalıyor sandım. Hatta müzik de o kadar çok MFÖ’ye benziyordu ki, bu neymiş diye dikkat kesildim. Meğer şarkıyı Flört adlı başka bir grup seslendiriyormuş. Grubun ismini duymuş hatta “cemiyette pişiyoruz” diye bir şarkılarını dinlemiştim. Şarkı ismi itibariyle akılda kalmıştı, fena da değildi ama ne bileyim, grubun diğer şarkılarını dinleme ihtiyacı yaratmamıştı bende ya da aklıma gelmemişti bir daha…
Grup yirmi yıla yakın süredir birlikte çalan Ozan Kotra, Çağatay Kehribar ve Timsah (Hakan Çağlar)’dan oluşuyormuş. 2001, 2003, 2010 ve 2012 yıllarında Flört, Cemiyette Pişiyoruz, Demli ve Anadolu Beat diye 4 albümleri var. (Sitelerinde halen 3 albümü oldukları yazıyor. Bu yıl çıkan Anadolu Beat yani son albümü hakkında sitede bir bilgi yok. Hatta Myspace sayfalarına 2008 yılından beri giriş yapmamışlar. Belki okurlar ve düzeltirler diye belirttim) Hatta Flört’ten önce “Kim Bunlar” ismiyle 2 albümleri daha mevcutmuş..