RSS

Ben de delirebilirdim!

29 Nis

Ama delirmedim…

9 ay işsiz kaldım. İşsiz kaldığım günden itibaren pişmiş tavuğa tarih yazdıran bir performansla, başıma gelmeyen kalmadı. Güzel oğullarımdan biri elimde can verdi, ailecek sağlık sorunları yaşadık, anneannemi kaybettim. Bütün bunlarla birlikte tez yazmaya çalıştım kafamı toplayabildiğimi sandığım günlerde. Anneannemi kaybettim.

Bütün bunlar olurken hiç iş başvurusu yapmadım. Hem cesaret edemedim, hem de yaşayabileceğim moral bozukluğuna dayanacak gücüm yoktu. Son işsizlik maaşımı çekeceğim gün bir telefon geldi. İş görüşmesine çağrıldım. Görüştüm ve ertesi hafta başında işe başladım…

Evet, ben de delirebilirdim. Hatta bunun için daha fazla nedenimin olmadığı bi zaman olmamıştı sanırım. Saçmalamak ve sapıtmak için her türlü şansa ve hakka sahiptim ama delirmedim. Çünkü benim çok güzel bir ailem var. “Hayatta birilerinin seni sevmesi için hiçbir şey yapmana gerek yok. Sen ol yeter” diyerek beni büyüten. Var olduğumuz andan itibaren hayatın sadece birlikte ve mutlu olabilmek üzerine anlamlandırıldığı, geri kalan hiçbir şeyinse öneminin olmadığı bir ailem var. Çok şanslıyım.

Aslında bu post’a Kenan Doğulu’nun Unutursam Fısılda filmi için yaptığı “Gel ya da git” şarkısı daha uygun olurdu biliyorum. “Ben de delirebilirdim, yoldan çıkabilirdim. Yapmadım, kıyamadım sana…” Ama bu şarkının seçilmesinin çok özel bir nedeni var.

Aklımızı başımızdan alan Alman Alzheimer sağ olsun, son yıllarında pamuk gibi bir anneanne bağışladı bize. Genelde Alzheimer hastalarının ve hasta yakınlarının karşılaştığı, sinir, huysuzluk, uyumsuzluk gibi tatsızlıklarla çok kısa bir zaman karşılaştık, sonra hepsi geçti. Geriye bir pamuk prenses kaldı bize. Hiçbirimizi unutmadı. Zaman zaman adlarımızı, kimin kim olduğunu karıştırdığı oldu ama bizi hiç unutmadı. Her gördüğünde çocuklar gibi sevindi, koklaya koklaya öptü. En aşka geldiği zaman, “Dur sana kalkıp bi çadırımın üstüne oynayayım!” dedi…

9 ay sonra işe başladıktan ancak bir hafta sonra yeniden ofis eşyalarımı iş yerine götürmeye cesaret edebildim. Artık orada kalacağımı, çalışmaya orada devam edeceğimi anlamam, kabullenmem ve heveslenmem biraz zaman aldı. Malum, büyük travma… Akşam kalemliklerimi, ajandamı, masa takvimimi bi torbaya doldurdum. Sabah iş yerine gidip masamı yerleştirmeye çalışırken kalemliğimin içinden bir not kağıdı çıktı:

“Oya kızımın hayırlı bir kısmetle buluşmasını ve çalıştığı yerde daha yükselmesi veya daha çok gelirli bir yerde çalışmasını gönülden istiyorum, inşallah olur” (6/5/04)

İzmir’e geleli bir yıl olmamış, 6 ay işsizlikten evin salonunda hüngür hüngür ağladığım zamanlar yeni geçmiş ve piyasayı tanıyabileyim bari diye mahalle gazetesinde işe girdiğim ilk günler herhalde…

“Yeni işin hayırlı olsun” demeye geldin sanırım.
Notunda dilediğin her şey oldu anneannem.
Çok teşekkür ederim karaböceğine dilediğin her şey için.
Hepsi oldu…

Ve hayat, senden tekrar özür dilerim ettiğim bütün haksızlıklar için!
Ve tekrar tekrar teşekkür ederim…

Diardi

 

 

 
Yorum yapın

Yazan: 29/04/2017 in Muzik

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

Yorum bırakın