Öyle bahtsız bedevi bir kuşağız ki… diye başlayan kaç yazı yazdım bilmiyorum ama bir tane daha yazacağım. Bosna Hersek savaşını hatırlayanlar ellerini kaldırsınlar lütfen. Küçüktüm ama hatırlıyorum. 1992’de başlayan ve üç yıldan fazla süren savaşta 100.000-110.000 kişi hayatını kaybetti, 2 milyon kadar insan da yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Bir kısım insan evini, yerini, yurdunu terk etti, kaçabildi, bir kısım bırakamadı Bosna’yı çocuklarını yolladı, belki de bir daha göremeyeceğini bile bile Türkiye’ye ve diğer ülkelere. Kafamda her şey fluyken geçen haftalarda benim yaşımda bir Bosnalıyla, Bosna Hersek’in Fahri Konsolosu Kemal Baysak’ın yardımcısı Amel Sijecic ile tanıştım. Savaş sırasında Necdet Doğanata’nın girişimleri sonucu Türkiye’ye gelen, eğitimini İzmir’de tamamladıktan sonra bağını toprakları ile hiç kopartmayan ancak İzmir’de yaşamayı tercih eden, genç, gözlerinden ümit ve yaşam sevinci fışkıran bir adam.
Amel ile birlikte gelen ve tanıştığım diğer isimler ise daha da inanılmaz. Bosna Savaşında asker olarak yer alan Eğitim Bosna Hersek’i İnşaa Ediyor Derneği Başkanı Jovan Divjak ve Genel Sekreteri Edin Becarevic. Ve tabii onların İzmir’deki temsilcisi Kemal Baysak. Savaşta topraklarında yaşam için mücadele veren isimlerin bugünkü tek amaçları, geride anasız babasız kalan çocuklarını eğiterek, gelecek güzel günlere hazırlamak. Yardım istedikleri melekse, 20 yıl önce olduğu gibi Necdet Doğanata ya da Amel’in değişiyle “Necdet Baba”. Necdet bey, yine çocuklar için elinden gelen yardımı yapacağını söyledi. Ben de onların mutluluklarını fotoğrafladım. Sonrası… Necdet bey gerçekten bir melek oldu ve aramızdan ayrıldı.
Bu güne kadar Balkanları görme şansım olmadı. Ama kim bilir, belki bir gün toplanır gideriz. Belki bizim de elimizden bir şeyler gelir. Geleceğini çocukları ile yaşatmaya çalışan bu iyi yürekli insanlara katkımız olur. Belki bir sonraki baharda Saraybosna’da buluşuruz…
– Diardi